
"Ah be deli!" dedim kendime; günüme; serviste camdan dışarı bakıp, kulağıma Grup Vitamin'den Şimdi Nolcek şarkısını açıp, telaşedeki insanlarla onlardan habersiz klibimi çekerken, yanımdakinin anlam veremediği kikirme sesimle başlarken ve Batıkent'in girişindeki ışıklardan koşarak karşıdan karşıya geçerken, "ya üzerine düşersem ve parçalara ayrılırsam" diye kendisinden çekindiğim, yandan oldukça ince ve ölümcül görünen "U" dönüşü tabelasının yanından geçerek son verdiğim günü de içine alan zamanların evvelinde. "Ah be deli!.."
Sabah erkenden yatakta on dakika düşünüp "gitmeli mi gitmemeli mi"yi okula, "Hindi gibi düşüneceğime tavuk gibi uyurum." diye cevap verip sonra gülümseyip "Bu sözün üzerine uyurum ben arkadaş." diye omzuma dokunup yataktan yarım saat geç kalkıp g.tüm g.tüm Sıhhıye'den gittiğim zamanlarımın günleri de oldu.
Muhtemelen metroda çaprazındaki kızı keserek zamanların en genişinde kimseyle etkileşime geçememiş insanlar da oldu çaprazlarımda... Kızlar da oldu karşılarımda; geniş geniş incelediler zamanın bolluğunda saçlarımı ve anlam veremedikleri rengini...
Saçma somutlara anlamlar yüklediğim de oldu görünce sevindiğim ya da nadiren üzüldüğüm zamanlarımda. Sonra ortadan kaldırdığım zamanlarım da oldu hissizliğe götürmeye çalıştığım aslında çalışmadığım bire bir öyle bir karakterim olduğunu kabul etmediğim o zamanlarımda.
Bir tek "O"na benzettiklerimden kaçmadım. Yeşilse sarı gördüm "O"ndaki sarıydı diye. "Ah be deli!" dedim kendime pantolon da mı benzetilir dedim. Hem ben sarı sevmem. Kikirdedim gelecek zamanlarımdan gelen benle oturup. İstediğimiz zaman oturup "oje" de sürdük benle, saçlarımızı da yaptık en zamansız uykularımızdan önce. Starsailor "i wanna love u but my hands are tied..." diyince durdurduk şarkıyı da bir anda da "Çektir git o zaman." dedik kikirdeştik gecenin bütün zamanlarında."ki" bağlacını da attık beraber sahte sarışın etkili şirinliğini farkedip. Oturduk benle...
Güçsüz olmaya çalıştığım zamanlarım da oldu. Çünkü insan kendinden dahi bıkar en geniş zamanların bazı anlarında. Kendine inat başkası gibi davranır ve bundan haz duyar kendi zamanlarından dışarı çıkıp, bakınca. Ama eğer beyni ve hormonları belirli zamanlara kurulmuşsa bir yerden sonra kendi klasiklerini oynatır sizin modern zamanlarınızda. "Tık!" der ve başlar zaman. Beyniniz engellerken geçmişten gelenleri duvar örerek, şimdiki zamanın gelecekle paralelliğinde yaşatırken vücudunuzu; "geçici dopamin, noradrenalin, prolaktin, luliberin ve oksitosin yükselişiniz" dururken, "Feniletilamin molekülleri"niz limbik sistem nöronlarınızı doyurmaktan vazgeçerler. Bilinç karışamaz, altı daha güçlüyken. "Tık!" der. Bir "an", "tık" der gelir zamanlarınızın hepsine.
Hatta geçmiş zamanlarınızda yarım düzine ayda yaşadığınız endorfin şefkatini, artık bir kaç haftada tüketirsiniz. Bir kaç hafta... İnsan öğrenir, en geniş zamanlarında; hatırlamayı unutur bazen şimdiki zamanın karmaşasında...