
Bir akşam üstü ansızın yorulmaktansa canınız ciddi derecede topuklu ayakkabı çekerse, saçınıza kahkül kestirmeyi planlarsanız, siyah pantolonlardan etek ve elbiselere geçiş yapmaya başladıysanız yavaştan, hayatınızın temel prensipleri dediğiniz taşlar olduğu gibi yerinden oynadıysa ve yerleri boşsa, eski lisenizin yanından geçerken öğle arasında gezen bir kaç öğrenci grubu size eskiyi hatırlatıp gülümsemenize sebep oluyorsa ve aradan geçen zamanı damarlarınızda hissediyorsanız...
Farketmeden geçen zaman... Gülümsetir sizi eski lisenizin bahçesinde toplanmış karne günü kalabalığı, siz biraz uzaklarından otobüsle geçerken haberleri dahi olmaz. O kalabalık aşkların en büyüğünü yaşadığını sanar, en temiz. En büyük acıları çeker gerçek olduğunu sanarak. En bağlı arkadaşlıkları kurar, hiç gitmeyen. İstisnaya sebebiyet verebilse de bazen... Kapalıdır içine. Güzeldir. Gülümsetir adamı bir akşam üstü ansızın. Habersizdir en azından. Cahildir. Cehalet, okumamak değildir çoğu zaman. Habersizdir, temizdir, masumdur, saftır, gerçektir, en mutsuzdur, en güzeldir. Bilmez.
Bir akşamüstü başkalarını gülümsetir bilmez o kalabalık.
Gülümser insan karşı çıktığı şeylere zamanla. Çay içebilmekle başlamıştı türk kahvesine giden yol... Parlatıcılı rujlara giden yol ise her zaman Nivea vişneliden geçmişti. Topuklu ayakkabılar ise yol vermişti farkında olmadan boy uzatan botlara... Liseden kalma masumluğuma yol veren ise birden fazla şey olmuştu. İnsan bol bol düşünebiliyor net cevaplar verebileceği konular artık net olmadığında. Sorulduğunda "dan" diye söyleyebileceği cevapları olsun diye ( buarada http://www.formspring.me/ByByBlackBird). Böyle "bön" diye kalıyorsunuz prensiplerinizi yenileriyle değiştirmek zorunda kalınca. Çünkü "zaman" size "çat" diye geçirdiğinde bunu yapmak durumunda kalıyorsunuz "pat" diye. Sonra "haydeeee" diye bir havaya giriyorsunuz "tak" diye tepeniz atınca. Bunu uzatabilirim farkındasınız değil mi? Neyse. Ama yorucu bir şey hayatınıza yön veren belli başlı konularda net cevaplarınızın olmaması ve eski düşüncelerin kesinlikle yenileriyle değiştirileceğinin farkında olmak.
Tek hissedebildiğiniz bazı şeylerin üzerinden geçen zamansa daha yorucu olabiliyor bazen... Boşa kürek çektiğini farketmek ya da aslında tam olarak da doluya gitmek farkında olmadan? İçte kalan iki gıdım masumluk aileye, en yakın arkadaşlara ve kedilerinize yetecek kadar kalmış da olabilir benim gibi. Ki kedi sayınız birden fazlaysa masumluğunuz bu kadar parçaya bölmeye yetecek kadar bile de olmayabilir benim gibi.
Hatta bir akşam ansızın Okan Bayülgen sevmeye bile başlayabilirsiniz eskiden hiç sevmezken. Allahım! Kısacası artık bir "eskiniz" varsa ve bunu hissediyorsanız ilk defa, değiştiyseniz dibine kadar, masumiyetin sadece kırıntısı kalmışsa ceplerinizde, siz de benim gibi, ansızın, evin ortasında "Andımız"ı okurken bulabilirsiniz kendinizi!