11 Eylül 2010 Cumartesi

Portakal


Portakal.
Kuşkusuz meyvelerin en şanlısı, şereflisi, en kıymetlisidir kirpiklerimin arasından dünyayı görmeye çalışan gözlerimde. Tadında olabilmektir marifet, şekerinin ayarını kaçırarak sulu olmayı marifet saymaktansa. Sekiz dilimde yenmelidir, tadına varmalıdır. Taze sıkılmışta yerini alabilecek kadar aranan olmalıdır. "Turuncu" olabilmektir sıcak "yaz" günlerine ithafen.
Kolay değildir portakal olmak. Kokusunu, tadını, rengini tutturabilmek herkesin harcı mıdır? Bense yoluma fazla tatlı portakal olarak başlamıştım ki iyi niyet şekerinden çürümeye yüz tutmuşken seyreltilecek kadar şanslıydım.
Ayarında olma yolunda yaşar insan, görür. Herşeyden biraz biraz olmaya çalışırken yaşar. Ortamın en yaşlısı olduğu halde, iyi niyet şekerinden göremese dahi, gösterecek birileri çıkar; dünyanın en şanslıysa eğer. Yıllardır hata olduğunu bilmeden yaşadıklarıyla ve artan yaşıyla dolduramadıkça prensip açıklarını, kapatmaya gider; içsel kurulunu acilen toplantıya alıp hızlı kararlara bağlayıp.
Susmaya alışır insan aslında. Bize anlatılan portakal kokulu bütün masallardaki cüssesi iri karakterler az konuşur. Konuştukça gömülürsünüz kelimelerinize, toplaması zor olur havaya üfürülen harflerin etkisini tek konu altında. Ve kelimeler siz istemedikçe çözünür gezegenin bol delikli "kaşar" atmosferinde. Sustuklarınız büyümez aslında içinizde, demlenir; tomurcuklu çay olur gelir ağzınıza, daha az ama yerinde olurlar. Olabildiğince. Üç nokta.
Yaz portakalı olduğunu bilmez bazı bünye. Ağustos'un ortasında gözlerimde ışıklar saçtıran cinsten. Kokusuyla tüm limbik sistemime çav bella söyleten. Yaz zamanı portakalla ilk karşılaştığımda yaşadığım şaşkınlığı yaşatır her sanmadığımı olur yaptığında. İyi niyet şekerimi bol sulu, kalsiyumlu yapısında çözündürdükçe biraz daha hazırlanırım kışa ve karşılaşma olasılığını göremediğim yaşanacaklara. Yaşanmışlıkları da çözümler, hale yola sokar. Ve herkes şunu bilir ki; her davranışın bir sebebi vardır. Kalın kabuklu kış portakalı yaz mevsimini de öğrenir.
Her olmaz dediği olayın maddeye dönüşüyle ve her yaşanmışlıkla mezhebi biraz daha genişler insanların, kedilerin, portakalların ve kahve fincanlarının... Ve her yaşanmışlık biraz daha susturur insanı. Yüzüne imalı bir gülüş ve göz kırpma koyar. Yaşar.
Zordur şekeri, suyu ve kabuk kalınlığı ayarlanmış bir portakal olabilmek, her mevsime dayanabilecek...
Not: Bu yazı bol atarlı, taze sıkılmış portakal suyudur. Kış portakalı ve yaz portakalı ara mevsimlerle zerre ilgilenmemektedir. Lütfen dünyadaki milyarlarca portakal artık sadece kendi hayatını yaşamayı öğrensindir.

Fotoğraf: http://evilangelo.deviantart.com/

Hiç yorum yok: