28 Ağustos 2008 Perşembe

Mert Tatilde...


Zat-ı ali benim tontoş bıdık kardeşim olur. Yaşına göre boyu uzun,ağırlığı fazladır. O şirin yüzünün altında zamanından önce yaşanmışlıklar vardır. Çok düşüncelidir. Dünya dursa yemek yemekten vazgeçmez...Bana adımla hitap eder. Kendileriyle tatile gittik... Buyrun...



  • Mersin-Susanoğlu-Yapraklı Koy... Belki de en güzel koylardan birisi...Kumsalı yok,kayalık,merdivenlerden denize girebiliyorsunuz. Etrafı çay bahçeleriyle dolu. Mert'le beraber yüzmekteyiz... Biraz açıldık. Bir sürelik sessizlikten sonra: ''Ezgi hani geçen sene teyzemlerle beraber Nevşehir'de yemeğe gitmiştik ya... Ya oranın yoğurdu ne kadar güzeldi yaa!'' Ben? Dumur...
  • Hala aynı yerdeyiz... Etraftaki çay bahçelerinden şarkılar birbirine karışıyor havada... Kulağımıza ''aaaaşk kokusuuu vaaaaaar havadaa aaaşk kokusuuu var...'' sözleri gelirken, Mert başladı: ''Adana kokusuu vaaar havada adanaaa kokusuuu var olsadaa bi yeseeeek...''Ben? Dumur...
  • Kendi sitemizdeyiz bu sefer...Kaldığımız yere yakın pastahaneler var. Künefeleri meşhur...Mert'le beraber denizdeyiz...Yüzerken gülümseyerek bana baktı ve ''akşam yürüyüşe gidelim.'' Ben? Dumur... Bir kaç kere daha söyleyince altında yatan sebebi anlamıştım. Çakal künefe için yürüyüşü göze alıyordu... Sonraki günler açık sözlü davrandı... Saatler öncesinde,hem de denizde beni ayartıyordu. ''Akşam yürüyüşe gidelim de anneye künefe aldıralım:)'' ''Akşam yürüyüşte magnum alalım olur mu?'' ''Akşam dışarı çıkınca sıkma isticem ben:)'' şeklinde tüm denizi akşam ne yiyeceğini düşünerek geçirdi...
  • Teyzem ve eşi, annem,Mert ve ben yemekten dönüyoruz... Arabadayız. Tıka basa yemişiz. Bir gıdım yer yok midemizde... Erdemli'nin girişinde köşebaşında bir kebapçı var. Mert onu görür görmez ''ayyy ne güzel kebapçıdan ne de güzel dumanlar çıkıyorr ooh.'' şeklinde bir tepki verdi... Biz? Dumur...
  • Tombuş bıdıkla arabadayız...5 kişiyiz arabada...Arabayı süren teyzemin 65 yaş üstü olması, dikkatini olabildiğince azaltmış... Arkada kenarlarda annem ve ben,ortamızda Mert... Biraz(!) yayılarak oturduğu için ve teyzemin kırmızı ışıkları farketmesine yardımcı olmanın verdiği gerginlikle kendisine tam olarak cırladım... ''Bacaklarını topla!'' Annem de bacak bacak üstüne atmasını söledi. Tabii ki Mert buna ''geri cırlamayla'' cevap verdi... Annem de bana dönerek ''Tabi göbekten bacaklarını atamıyor ki'' dedi... Ağlamaya hemen hazır bitanecik kardeşim sinirle ve buğulu gözlerle ''biliyoruz!Neden yüzüme vuruyorsun ki!'' dedi.. Biz? Kopuş!!! :)
  • Mert tatilden döner... Günler geçer... Ramazan ayı gelir... Oruç tutmaya karar verir ilk gün... İftar vaktine 15 dakika var. Ocakta köftelerle ilgilenen ablasının koluna yapışır... '' Buta bak şap şap şap...'' ABla? Dumur... Dumur hali bitmeden aç gözlerle bakar ve şöyle der: ''Kafan koca bir hamburger, popon kızarmış piliç!'' ABla? Kopar!!! :)

Biri Mert'i durdursun canımmm....=)

Hiç yorum yok: